Köy Evi

Köylerimizi terkedip şehre gidince, para kazandık biraz. Sonra; üstünlük taslamak için köylerimize gezmeye gelir olduk. İçimizden bazıları da, yaz tatillerinde kalmak için köylerine şehrin çarpık ve ruhsuz beton binalarını yapar oldular.

Şehre gidemediği için köyde kalanlarımız ise, şehirdeki insanlara nispet, köy evlerini yıkıp, betona gömüldüler.

Ne köy kaldı, ne çeşme

Ne konak kaldı ne de ev….

Kına taşını yıkıp, şehirlerden beton taşıdık köylerimize…

Taş ve toprak ev fakirliği, beton ise zenginliği ifade eder oldu!

Köylerimizin kıyameti oldu beton…

Dedem ve Ninem

Şamil ile Münevver…

Annem ve Babam

Alime ile Mecit

Tam sekiz (8) tane halam

Ablam ve kardeşlerim…

Bu evde doğdum ve büyüdüm.

“Kurban olayım”diye seven halalarımın sesi kulaklarımda…

“Seni yaradana şükür” diyen ninem rüyalarımda…

Tandır başında, annem taşısın diye uyuyomuş gibi yapıp, yatağıma taşıttığım annemin sımsıcak kucağı aklımda.

Daha güneş doğmadan “hadi kalk öğlen oldu”diyen dedemin sesi, dışarda tarlaya gitmek için öküz arabasını hazırlamış, beni bekleyen güzel babamın kızgınlık ile karışık sevgi dolu bakışları özlemimde yaşıyor.

İstedim ki; yüzyıllar sonrasına taşınsın evimiz.

Örnek olsun ve bir tanecik köy evi kalsın gelecek dünyaya…

Kimbilir, belki torunlarımız yıkarlar bu çirkin ve ruhsuz beton yığınlarını.

Yeniden kurarlar köylerimizi….

TANITIM SUNUMU

Tanıtım sunumunu bilgisayarınıza indirerek, Müzemiz hakkında detaylı bilgileri yakından inceleyebilirsiniz.